Tanım
21. yüzyılda dünyada insanlık adına önemli değişimler ve dönüşümler meydana gelmektedir. Bunların en belirgin olanı dünyanın güç merkezlerinin Batıdan Doğuya doğru yönelen bir eğilim göstermesidir. Son elli yılda; Japonya, Kore, Çin, Hindistan gibi ülkeler başta olmak üzere, Asya ülkelerinde yaşayan milletler bilim, sanat, ticaret, turizm gibi insanlığın gelişimini etkileyen hemen her alanda önemli ilerlemeler göstermişler; dünyadaki değişime büyük öncü olmuşlardır.
Asya ülkelerindeki bu değişim, ilerleme ve dönüşüme bağlı olarak, Asya ülkeleri hemen her alanda kendi kurumlarını oluşturma çabasını içerisine girmişlerdir. Asya ülkelerinde oluşan kurumlardan birisi de merkezi Seul’de bulunan Uluslararası Asya Göstergebilim Derneğidir (ASIA: Asian Semiotics International Association). 2021’de kurulan ASIA ilk iş olarak iki yılda bir Asya Uluslararası Göstergebilim Kongreleri düzenlemeyi planlamıştır. Bu kapsamda ilk kongre 15-17 Ekim 2022 tarihlerinde Seul’de (Güney Kore) düzenlenmiştir. ASIA’nın İkinci Uluslararası Asya Göstergebilim Kongresi ise Balıkesir Üniversitesi, Balıkesir Büyükşehir Belediyesi, ANASEM (Anadolu Semiyotik Araştırmaları Derneği), TGÇ (Türkiye Göstergebilim Çevresi), NE10 Şehir Araştırmaları ve Teknoloji Geliştirme Merkezi işbirliğinde 26-28 Haziran 2024’te Balıkesir (Türkiye) de yapılacaktır. Balıkesir’de düzenlenecek kongre için “Asya’nın Göstergeleri: Hüzün ve Umut” teması önerilmektedir.
Son yüzyılda bilim ve teknolojide insanlığı etkileyecek nitelikte önemli gelişmeler olduğu bir gerçektir. Bu gelişmelere paralel olarak insanların belirli bir kısmı epeyce zenginleşmiştir. Fakat ortaya çıkan değişim ve dönüşümün bütün insanlığı olumlu yönde etkilediğini düşünmek biraz zordur. Nitekim henüz II. Dünya Savaşı’nı takip eden günlerde Theodor. Adorno gibi filozoflar, insanlığın iyiye gittiğine dair inancı büyük ölçüde kaybetmişlerdir. Hatta son elli yılda savaşlar, doğal felaketler, göçler, plansız sanayileşme gibi insanlığın geleceğini olumsuz açıdan doğrudan etkileyen pek çok gelişme birbirini takip etmektedir. Nitekim Filistin-İsrail Savaşı, Rusya-Ukrayna Savaşı, Birinci ve İkinci Karabağ Savaşı, Afganistan’daki etnik, mezhepsel ve siyasal mücadeleler günümüzde Asya’da devam eden başlıca gerilim kaynaklarıdır. Bunlara Kahramanmaraş depremi, Tsunamiler, Japonya’daki depremler ve nükleer patlama gibi insanlığı doğrudan olumsuz etkileyen felaketleri de ilave edebiliriz. Ayrıca dünya nüfusu hızlı bir şekilde artmış; nüfus artışına bağlı olarak insanlar çevreyi daha da kirletmişlerdir. Dahası, bilimdeki gelişmelerle birlikte ülkeler daha sofistike silahlar geliştirmiş ve toplumlar arası gerilim daha fazla artmıştır.
1Savaşlar, doğal felaketleri ve insan hataları sonucunda ortaya çıkan büyük yıkımların yanı sıra, Teknoloji insanlığın gelişmesi için yapılıyor görünse de kötü amaçlar için de kullanılabilmektedir. Sahte haberler (fake news) günümüz toplumlarının önemli bir sorunu duruma gelmiştir.
İnsanların önünde duvar örülmüş bir gelecekle yüz yüze yaşamaları elbette ilk kez olmuyor. Ama insanlar daha önce bu duvarları sözün ve çağrıların yardımıyla aşarlardı. Umutlarını oluşturan değerlere atıf yaparlardı.
Bugün ise (kendilerini tekrar edip duranların dışında) artık kimse, konuşmuyor, çünkü dünya bize uyarıları, öğütleri, dilekleri duymayan kör ve sağır güçler tarafından yönetiliyormuş gibi gözüküyor…
Elias Canetti-Körleşme
Canetti körleşmeyi yazdığında, 20. Yüzyılın başlarındaydık. Albert Camus da birinci dünya savaşının ardından, 20. Yüzyılı korku çağı olarak adlandırıyordu. 21. Yüzyılın başlarında, New York’ta ikiz kuleler yıkıldığında ise, korku çağının artarak devam ettiğini, giderek yaşamın tüm alanlarında bu korku ve endişenin bir hüzne dönüştüğünü fark ettik. Yirmibirinci yüzyılın en önemli özelliği hızlı "değişim" oldu, ancak tarihin başlangıcından bu yana var olan değişimin özelliği; bu kez çok hızlı, büyük, karmaşık ve kesintisiz olmasında yatmakta; gerek ilgi alanları açısından, gerekse içerik ve etki alanları bakımından geçerli bir hız. Yirmibirinci yüzyıldaki değişimin özellikleri tahmin edilebilirliği azalmakta, öngörülmezliği artırmakta, değişimleri önceden tahmin edebilmek, oluşturabilmek ve/veya onları kabullenmeyi zorlamaktadır.
1985’lerde yapılan bir araştırmada kişinin önemli konuları çekinmeden tartışabileceği sırdaşlarının sayısı ortalama üç olarak çıkmıştı. Anketin 2004 de ki tekrarı ikiye bir sonraki sene de sıfıra düştü.
Sosyal ağlar aracılığıyla yalnızlık bulaşıcı biçimde yayılmakta ve giderek insanları izole bir yaşama yönelik endişe verici bir eğilim oluşturmaktadır. Artan coğrafi hareketlilik modern toplumda yalnızlığa katkıda bulunan bir diğer faktördür. Teknoloji, internet kullanımı, daha az aile içi iletişim, daha fazla yalnızlık duygusu ile ilişkileniyor, tahmin edilemezlik yapay zekadan uluslararası ilişkilere devlet yapılarına, geleneklere, inançlara ilişkin konularda bir belirsizlikte yaşama duygusu ve sonuçta hüzünlü bir dünyayı oluşturuyor.
Bu kadar karamsarlığın olduğu bir dünyada insanlar yine de umudunu kaybetmemişlerdir. Yine duygusal bir roman, bir aşk şiiri ya da sonu olumlu biten bir tiyatro da bu dönemde yazılabilmektedir. Belki de insanın yaşamasına katkı sağlayan bu umuttur.
Temel Konular
Uluslararası Asya Göstergebilim Kongresi’nde yukarıda kısaca tasvir edilen gelişmeler ışığında çağımız insanının sorunlarının neler olduğu; bu sorunlara göstergebilimsel çözümleme yöntemleriyle nasıl çözümler önerilebileceği tartışılacaktır. Kongre bağlamında tartışılacak konular olarak kötümserliğin ve umudun her alandaki işaretleri ortaya konulacak ve bunlara göstergebilimsel çözümler ele alınacaktır.
Bu bağlamda şu tür sorulara yanıtlar aranacaktır:
1. Çağımızda yazılan romanlar, şiirler ve tiyatrolar önceki dönemlerde yazılan edebi eserlere göre daha mı kötümser; yoksa daha mı iyimserdir. Halk anlatılarında iyiler ödüllendirilir, kötüler ise cezalandırılır. Günümüz anlatılarında iyiler ve kötüleri nasıl belirleyeceğiz? İyiler nasıl ödüllendirilecek; kötüler nasıl cezalandırılacaktır?
2.Eski anlatılarda mutlu olmak, kahramanın başarısına bağlıydı. Kahramanın “Saraydan kız kaçırma” (Wolfgang Amadeus Mozart) ile ulaştığı mutluluk, günümüz sanat eserlerinde nasıl ortaya konulmaktadır? İyilerin ödüllendirilmesi ile kötülerin cezalandırılması sürecinde kullanılan anlatı nesneleri nasıl bir değişim ve dönüşüm göstermektedir?
3.Sanal medyanın işlevleri. Bu tür ortamlar yalnızca bir iletişim aracı mıdır yoksa başka işlevleri var mıdır?
4.Çağdaş söylemlerde olumlu ya da olumsuzluk belirten sözcükler arasında denge nasıldır? Hangi sözcük grubu daha baskındır?
5.Asya kültüründe hüzün ve umut hangi simgelerle nasıl belirtilmektedir?
6.Asya ülkeleri dillerinde hüzne ve umuda gönderme yapan bütün kavramların batı dillerinde yeterli karşıtlığı var mıdır?
7.Asya ülkelerindeki dinsel yapıların umudu belirten yanları ne tür göstergelerle belirtilmiştir?
8.Çağdaş medya ortamlarında gerçeğin kurgulanması nasıldır? Gerçek kurgulanırken umuda veya hüzne gönderme yapılmakta mıdır?
9.Mimari, müzik, resim, şiir, hikâye, tiyatro gibi sanatlarda hüzün ve/ya da umut Asya ülkelerinde nasıl temsil edilmektedir?
10.Günümüz insanı gerçeği mi öğrenmek ister yoksa kurgusal bir gerçeği mi duymak ister
11.Gündelik yaşam biçimlerinde göstergebilimin yeri neresidir?
İkinci Asya Göstergebilim Kongresi’nin değerli katılımcılarından yukarıdaki sorulara ve sorunlara, kendi araştırma disiplinleri içinde göstergebilim terminolojisiyle çözümler (cevaplar) bulması veya araması beklenmektedir.
Amaç
Bu toplantının amacı kapsam başlığı altında belirtilen temel sorgulamalar ışında Asya toplumlarını farklı alanlarda karşılaştırmak, benzeyen ve benzemeyen yanlarını hüzün/umut karşıtlığında ortaya koymaktır. Bu karşıtlığı Asya kültürel ürünlerinde, iletişim araçlarında nasıl ortaya konduğu kongrenin temel amaçları arasındadır.