ANASEM Neden Kuruldu?
Semiyotik, geçtiğimiz yüzyılda bilim dünyasının dikkatini çekmiş ve hızla farklı disiplinlerde kullanılan bir inceleme yöntemi haline gelmiştir. Bu bilim dalı, pek çok alana metodolojik katkılar sağlayarak, bir çok alanda derinlemesine analiz yapma imkânı sunmaktadır. Peki, semiyotiğin tarihi kökenleri nereye dayanmaktadır? Semiyotik hangi kuramsal yaklaşımlar üzerine inşa edilmiştir? Bu bilimin gelişimine kimler katkı sağlamıştır? Disiplinin günümüzdeki durumu nedir? Anadolu Semiyotik Araştırmaları Derneği’nin kuruluş fikri, bu tür temel soruların cevaplarını aramaya yönelik olarak ortaya çıkmıştır.
Türkiye'de semiyotiğin yeterince tanınmadığı görülmektedir. Ancak bu disiplin dünya bilim çevrelerinde hızla yükselmektedir. Bazı çevrelerde yanlış bir şekilde yüzeysel bir alan olarak değerlendirilen semiyotik, aslında edebiyat, siyaset, coğrafya, tarih, felsefe ve din gibi birçok alanda kullanılan güçlü bir analiz ve araştırma yöntemidir. Dünya çapındaki üniversitelerde semiyotik uzmanları, geliştirdikleri terminolojiler ve metodolojilerle bilimsel araştırmalara yön vermekte, disiplinler arası araştırmalara katkı sağlamaktadırlar.
Anadolu Semiyotik Araştırmaları Derneği’nin (ANASEM) amacı, semiyotiğe dair mevcut bilgi birikimini derinleştirmek, bu alandaki araştırmalara rehberlik etmek ve semiyotik yöntemlerin daha geniş kitleler tarafından öğrenilmesine katkı sunmaktır. Derneğimiz, disiplinler arası bir anlayışla, semiyotiğin farklı alanlardaki uygulamalarını teşvik etmeyi ve bu bilimin Türkiye’deki gelişimine destek olmayı hedeflemektedir.
Anadolu, tarih boyunca farklı medeniyetlere ev sahipliği yapmış ve bu nedenle semiyotik açıdan büyük bir öneme sahip olmuştur. Bu konuya vurgu yapan, dünyaca ünlü semiyotik araştırmacısı Massimo Leone bir konferansında "Türkiye’nin adeta bir semiyotik laboratuvarı olduğunu" belirtmiştir. Anadolu, Antik Çağ'dan Helenistik döneme, Bizans'tan Selçuklu ve Osmanlı İmparatorluğu'na ve devamında modern Türkiye'ye kadar uzanan zengin ve çok katmanlı bir kültürel mirasa sahiptir. Bu çok katmanlı tarihi ve kültürel miras, arkeolojik kazılar, yazılı metinler ve sanatsal eserler aracılığıyla semiyotik araştırmalar için büyük bir potansiyel sunmaktadır. Genç araştırmacıların, semiyotiğin metodolojik araçlarını kullanarak bu zenginlikleri incelemeleri, yeni bilimsel ufuklar açacaktır.
Semiyotiğe ilgi duyan ve disiplinler arası araştırmalar yapmak isteyen herkesi aramızda görmekten mutluluk duyarız.
Why Was ANASEM Founded?
Semiotics has drawn the attention of the academic world over the past century, quickly evolving into a research method employed across various disciplines. This field of study provides methodological contributions to numerous areas, enabling in-depth analysis in many contexts. So, what are the historical origins of semiotics? Upon which theoretical approaches is it built? Who have contributed to the development of this science, and what is its current status? The founding idea of the Anatolian Semiotics Research Association (ANASEM) emerged from a desire to explore answers to these fundamental questions.
It is observed that semiotics is not yet widely recognized in Turkey. However, this discipline is rapidly gaining prominence in global academic circles. While some mistakenly perceive semiotics as a superficial field, it is, in fact, a powerful analytical and research tool employed in many areas such as literature, politics, geography, history, philosophy, and religion. Semiotics experts at leading universities around the world, with the terminologies and methodologies they have developed, are guiding scientific research and making significant contributions to interdisciplinary studies.
The aim of the Anatolian Semiotics Research Association (ANASEM) is to deepen the existing knowledge of semiotics, guide research in this field, and facilitate the broader dissemination of semiotic methods to a wider audience. Our association, with an interdisciplinary perspective, seeks to promote the applications of semiotics across different fields and to support the development of this science in Turkey.
Anatolia has historically hosted various civilizations and thus holds significant importance from a semiotic perspective. Highlighting this, world-renowned semiotician Massimo Leone, in a conference, described Turkey as “practically a semiotic laboratory.” From Antiquity to the Hellenistic era, from the Byzantine and Seljuk Empires to the Ottoman Empire and modern Turkey, Anatolia possesses a rich and multi-layered cultural heritage. This layered historical and cultural legacy, enriched by archaeological excavations, written texts, and artistic artifacts, offers immense potential for semiotic research. By utilizing the methodological tools of semiotics to study this richness, young researchers will open new scientific horizons.
We welcome all those interested in semiotics and those who wish to engage in interdisciplinary research to join us.